Türkçe
Sorah Al-Furqan (The Criterion )

Verses Number 77

تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَى عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 1
"Tebareke" ne yüce feyyazdir o ki, dünyalari uyarmak üzere kulu Muhammed'e, hakki batildan ayirdeden Kur'ân'i indirdi.
الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُن لَّهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 2
O öyle bir ilâhtir ki, göklerin ve yerin hükümranligi kendisinindir. O hiç çocuk edinmedi, hükümranlikta ortagi yoktur. O, her seyi yaratip bir ölçüye göre düzenleyerek takdir etmistir.
وَاتَّخَذُوا مِن دُونِهِ آلِهَةً لّا يَخْلُقُونَ شَيْئًا وَهُمْ يُخْلَقُونَ وَلا يَمْلِكُونَ لِأَنفُسِهِمْ ضَرًّا وَلا نَفْعًا وَلا يَمْلِكُونَ مَوْتًا وَلا حَيَاةً وَلا نُشُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 3
Kâfirler, O'nu birakip bir sey yaratamayan, bilakis kendileri yaratilmis olan, kendilerine ne zarar ve ne de fayda verebilen; öldürmeye, diriltmeye ve ölümden sonra tekrar canlandirmaya güçleri yetmeyen tanrilar edindiler.
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَذَا إِلاَّ إِفْكٌ افْتَرَاهُ وَأَعَانَهُ عَلَيْهِ قَوْمٌ آخَرُونَ فَقَدْ جَاؤُوا ظُلْمًا وَزُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 4
Inkâr edenler: "Bu Kur'ân Muhammed'in uydurmasidir, ona baska bir topluluk yardim etmistir" diyerek haksiz ve asilsiz bir söz uydurdular.
وَقَالُوا أَسَاطِيرُ الأَوَّلِينَ اكْتَتَبَهَا فَهِيَ تُمْلَى عَلَيْهِ بُكْرَةً وَأَصِيلاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 5
"Kur'ân öncekilerin masallaridir; baskalarina yazdirmis da sabah aksam kendisine okunmaktadir" dediler.
قُلْ أَنزَلَهُ الَّذِي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ إِنَّهُ كَانَ غَفُورًا رَّحِيمًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 6
Ey Muhammed! De ki: "Onu, göklerin ve yerin sirrini bilen indirmistir. Süphesiz O, bagislayandir, merhamet edendir."
وَقَالُوا مَالِ هَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الأَسْوَاقِ لَوْلا أُنزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 7
Söyle dediler: "Bu ne biçim peygamber ki, yemek yer, sokaklarda gezer? Ona, beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya!"
أَوْ يُلْقَى إِلَيْهِ كَنزٌ أَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَالَ الظَّالِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلاَّ رَجُلا مَّسْحُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 8
"Yahut kendisine bir hazine verilseydi veya beslenecegi bir bahçe olsaydi ya!" Bu zalimler, inananlara "Siz sadece büyülenmis bir adama uyuyorsunuz" dediler.
انظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الأَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 9
Ey Muhammed! sana nasil misaller getirdiklerine bir bak! Onlar sapmislardir, yol bulamazlar.
تَبَارَكَ الَّذِي إِن شَاء جَعَلَ لَكَ خَيْرًا مِّن ذَلِكَ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ وَيَجْعَل لَّكَ قُصُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 10
Öyle yücedir O ki, dilerse sana ondan daha iyisini, altindan irmaklar akan cennetler verir, sana köskler de yapar.
بَلْ كَذَّبُوا بِالسَّاعَةِ وَأَعْتَدْنَا لِمَن كَذَّبَ بِالسَّاعَةِ سَعِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 11
Fakat onlar o saati (kiyameti) de yalanladilar. Biz ise o saati yalanlayanlara çilgin alevli bir ates hazirladik.
إِذَا رَأَتْهُم مِّن مَّكَانٍ بَعِيدٍ سَمِعُوا لَهَا تَغَيُّظًا وَزَفِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 12
Ki, cehennem atesi uzak bir mesafeden kendilerine görününce, onun bir hisimlanmasini (kaynamasini) ve ugultusunu isitirler.
وَإِذَا أُلْقُوا مِنْهَا مَكَانًا ضَيِّقًا مُقَرَّنِينَ دَعَوْا هُنَالِكَ ثُبُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 13
Elleri boyunlarina bagli olarak onun dar bir yerine atildiklari zaman da, oracikta yok olmayi isterler.
لا تَدْعُوا الْيَوْمَ ثُبُورًا وَاحِدًا وَادْعُوا ثُبُورًا كَثِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 14
(Onlara söyle denilir) Bu gün bir yok olmayi degil, nice yok olmalari isteyin!
قُلْ أَذَلِكَ خَيْرٌ أَمْ جَنَّةُ الْخُلْدِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ كَانَتْ لَهُمْ جَزَاء وَمَصِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 15
De ki: Bu mu daha iyi, yoksa takva sahiplerine vaad olunan ebedilik cenneti mi? Çünkü orasi, onlar için bir mükafattir ve bir varis yeridir.
لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَاؤُونَ خَالِدِينَ كَانَ عَلَى رَبِّكَ وَعْدًا مَسْؤُولاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 16
Onlar için orada ne isterlerse var, hem orada ebedî kalacaklar. Çünkü bu Rabbinden yerine getirilmesi istenen bir vaaddir.
وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ فَيَقُولُ أَأَنتُمْ أَضْلَلْتُمْ عِبَادِي هَؤُلاء أَمْ هُمْ ضَلُّوا السَّبِيلَSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 17
Hele o gün Rabbin onlari Allah'tan baska taptiklari seylerle toplar da, der ki: "Siz mi saptirdiniz su kullarimi, yoksa kendileri mi yolu kaybettiler?"
قَالُوا سُبْحَانَكَ مَا كَانَ يَنبَغِي لَنَا أَن نَّتَّخِذَ مِن دُونِكَ مِنْ أَوْلِيَاء وَلَكِن مَّتَّعْتَهُمْ وَآبَاءَهُمْ حَتَّى نَسُوا الذِّكْرَ وَكَانُوا قَوْمًا بُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 18
Onlar: "Sübhansin seni tenzih ederiz. Seni birakip da senden baska dostlar edinmek bize yarasmaz; fakat sen onlara ve atalarina o kadar nimet verdin ki, sonunda seni anmayi unuttular ve helaki hak eden bir kavim oldular." derler.
فَقَدْ كَذَّبُوكُم بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلا نَصْرًا وَمَن يَظْلِم مِّنكُمْ نُذِقْهُ عَذَابًا كَبِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 19
(Bunun üzerine ötekilere hitaben söyle denilir.) Iste (taptiklariniz) sizi söylediklerinizde yalanci çikardilar. Artik ne (azabinizi) geri çevirebilir, ne de bir yardima çare bulabilirsiniz ve içinizden kim zulmederse, ona büyük bir azab tattiracagiz.
وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلاَّ إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الأَسْوَاقِ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 20
(Resulüm!) Biz senden evvel de peygamberleri baska türlü göndermedik. Süphesiz onlar hem yemek yiyorlar, hem çarsilarda geziyorlardi (sokaklarda yürüyorlardi). Sizin bir kisminizi bir digerine fitne (imtihan sebebi) kilmisizdir ki, bakalim sabredecek misiniz? Zira Rabbin her seyi hakkiyla görmektedir.
وَقَالَ الَّذِينَ لا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا لَوْلا أُنزِلَ عَلَيْنَا الْمَلائِكَةُ أَوْ نَرَى رَبَّنَا لَقَدِ اسْتَكْبَرُوا فِي أَنفُسِهِمْ وَعَتَوْ عُتُوًّا كَبِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 21
Bununla beraber, bize kavusmayi ummayanlar "Bize ya melekler indirilmeliydi, ya da Rabbimizi görmeliydik" dediler. Andolsun ki, dogrusu nefislerinde kendilerini büyük gördüler ve büyük azginlik ettiler.
يَوْمَ يَرَوْنَ الْمَلائِكَةَ لا بُشْرَى يَوْمَئِذٍ لِّلْمُجْرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجْرًا مَّحْجُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 22
Melekleri görecekleri gün, iste o gün, günahkarlara hiçbir sevinç haberi yoktur. Ve yasak yasak, diyeceklerdir.
وَقَدِمْنَا إِلَى مَا عَمِلُوا مِنْ عَمَلٍ فَجَعَلْنَاهُ هَبَاءً مَّنثُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 23
Onlarin yaptiklari her bir iyi isi dikkate aliriz, fakat onu saçilmis zerreler haline getiririz.
أَصْحَابُ الْجَنَّةِ يَوْمَئِذٍ خَيْرٌ مُّسْتَقَرًّا وَأَحْسَنُ مَقِيلاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 24
O gün cennetliklerin kalacaklari yer çok iyi, dinlenecekleri yer pek güzeldir.
وَيَوْمَ تَشَقَّقُ السَّمَاء بِالْغَمَامِ وَنُزِّلَ الْمَلائِكَةُ تَنزِيلاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 25
O gün gökyüzü beyaz bulutlar halinde yarilacak ve melekler bölük bölük indirileceklerdir.
الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ لِلرَّحْمَنِ وَكَانَ يَوْمًا عَلَى الْكَافِرِينَ عَسِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 26
Iste o gün gerçek hükümranlik, çok merhametli olan Allah'indir. Kâfirler için ise o, pek çetin bir gündür.
وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَى يَدَيْهِ يَقُولُ يَا لَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 27
O gün zalim kimse ellerini isiracak: "Eyvah!" diyecek, "keske Peygamberin yaninda bir yol tutsaydim!"
يَا وَيْلَتَى لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلانًا خَلِيلاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 28
"Eyvah!" diyecek, "keske falancayi dost edinmeseydim.
لَقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءَنِي وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلإِنسَانِ خَذُولاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 29
Çünkü zikir (Kur'ân) bana gelmisken o, hakikaten beni ondan saptirdi. Seytan insani (uçuruma sürükleyip sonra) yapayalniz ve yardimcisiz birakmaktadir.
وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 30
Peygamber dedi ki: "Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'ân'i terkedilmis (bir sey yerinde) tuttular."
وَكَذَلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا مِّنَ الْمُجْرِمِينَ وَكَفَى بِرَبِّكَ هَادِيًا وَنَصِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 31
(Resulüm!) Ve iste biz böyle her peygamber için günahkarlardan bir düsman yapmisizdir. Bununla beraber hidayet verici ve yardimci olarak Rabbin yeter.
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْآنُ جُمْلَةً وَاحِدَةً كَذَلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِ فُؤَادَكَ وَرَتَّلْنَاهُ تَرْتِيلاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 32
Yine o inkâr edenler dediler ki: "O Kur'ân ona, hepsi birden indirilseydi ya"! Biz onu senin kalbine iyice yerlestirmek için böyle (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayirarak) okuduk.
وَلا يَأْتُونَكَ بِمَثَلٍ إِلاَّ جِئْنَاكَ بِالْحَقِّ وَأَحْسَنَ تَفْسِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 33
Hem onlar sana karsi herhangi bir mesel ile gelmezler ki, biz sana (onun karsiliginda) dogrusunu ve tefsirin daha güzelini getirmis olmayalim.
الَّذِينَ يُحْشَرُونَ عَلَى وُجُوهِهِمْ إِلَى جَهَنَّمَ أُوْلَئِكَ شَرٌّ مَّكَانًا وَأَضَلُّ سَبِيلاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 34
O yüzleri üstü cehenneme toplanacaklar var ya! iste onlar, yerleri en kötü, yollari en sapik olanlardir.
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَا مَعَهُ أَخَاهُ هَارُونَ وَزِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 35
Andolsun ki Musa'ya kitap verdik, kardesi Harun'u da ona yardimci yaptik.
فَقُلْنَا اذْهَبَا إِلَى الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَدَمَّرْنَاهُمْ تَدْمِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 36
"Haydi âyetlerimizi yalan sayan o kavme gidin" dedik. Sonunda (yola gelmediklerinden) onlari yerle bir ettik.
وَقَوْمَ نُوحٍ لَّمَّا كَذَّبُوا الرُّسُلَ أَغْرَقْنَاهُمْ وَجَعَلْنَاهُمْ لِلنَّاسِ آيَةً وَأَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ عَذَابًا أَلِيمًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 37
Nuh kavmine gelince, Peygamberleri yalancilikla itham ettiklerinde, onlari suda bogduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptik. Biz zalimler için acikli bir azab hazirlamisizdir.
وَعَادًا وَثَمُودَ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَلِكَ كَثِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 38
Ad'i, Semud'u, Ress halkini ve bunlar arasinda daha bir çok nesilleri de (inkârciliklari yüzünden helak ettik)
وَكُلا ضَرَبْنَا لَهُ الأَمْثَالَ وَكُلا تَبَّرْنَا تَتْبِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 39
Onlarin herbirine misaller getirdik; (ama ögüt almadiklari için) hepsini kirdik geçirdik.
وَلَقَدْ أَتَوْا عَلَى الْقَرْيَةِ الَّتِي أُمْطِرَتْ مَطَرَ السَّوْءِ أَفَلَمْ يَكُونُوا يَرَوْنَهَا بَلْ كَانُوا لا يَرْجُونَ نُشُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 40
(Resulüm!) Andolsun ki, (bu Mekke'li putperestler), bela ve fenalik yagmuruna tutulmus olan beldeye ugramislardir. Peki onu da görmüyorlar miydi? Hayir! Onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadirlar.
وَإِذَا رَأَوْكَ إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلاَّ هُزُوًا أَهَذَا الَّذِي بَعَثَ اللَّهُ رَسُولاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 41
Seni gördükleri zaman "Bu mu Allah'in Peygamber olarak gönderdigi?" diye hep seni alaya aliyorlar.
إِن كَادَ لَيُضِلُّنَا عَنْ آلِهَتِنَا لَوْلا أَن صَبَرْنَا عَلَيْهَا وَسَوْفَ يَعْلَمُونَ حِينَ يَرَوْنَ الْعَذَابَ مَنْ أَضَلُّ سَبِيلاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 42
"Sayet tanrilarimiza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten de bizi neredeyse tanrilarimizdan saptiracakti" diyorlar. Azabi gördükleri zaman, kimin yolunun sapik oldugunu bilecekler!
أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 43
Kötü duygularini kendisine tanri edinen kimseyi gördün mü? Simdi ona sen mi vekil olacaksin?
أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ أَوْ يَعْقِلُونَ إِنْ هُمْ إِلاَّ كَالأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِيلاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 44
Yoksa sen, onlarin çogunun gerçekten söz dinleyecegini yahut akillanacagini mi saniyorsun? Gerçekte onlar hayvanlar gibidir, hatta gidisçe daha sapiktirlar.
أَلَمْ تَرَ إِلَى رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ الظِّلَّ وَلَوْ شَاء لَجَعَلَهُ سَاكِنًا ثُمَّ جَعَلْنَا الشَّمْسَ عَلَيْهِ دَلِيلاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 45
Rabbinin gölgeyi nasil uzatmakta oldugunu görmedin mi? Dileseydi onu elbet hareketsiz de kilardi. Sonra biz günesi, ona (gölgeye) delil kilmisizdir.
ثُمَّ قَبَضْنَاهُ إِلَيْنَا قَبْضًا يَسِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 46
Sonra da onu yavas yavas kendimize (baska yöne) çekmekteyiz.
وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِبَاسًا وَالنَّوْمَ سُبَاتًا وَجَعَلَ النَّهَارَ نُشُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 47
Sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kilan, gündüzü yayilip çalisma (zamani) yapan O'dur.
وَهُوَ الَّذِي أَرْسَلَ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ وَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء طَهُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 48
Rüzgarlari rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen ve gökten tertemiz bir su indiren O'dur.
لِنُحْيِيَ بِهِ بَلْدَةً مَّيْتًا وَنُسْقِيَهُ مِمَّا خَلَقْنَا أَنْعَامًا وَأَنَاسِيَّ كَثِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 49
Ki biz (o suyla) ölü topraga can verelim, yarattigimiz nice hayvanlara ve insanlara su saglayalim, diye.
وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُوا فَأَبَى أَكْثَرُ النَّاسِ إِلاَّ كُفُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 50
Andolsun bunu, insanlarin ögüt almalari için, aralarinda çesit çesit sekillerde anlatmisizdir; ama insanlarin çogu ille nankörlük edip diretmistir.
وَلَوْ شِئْنَا لَبَعَثْنَا فِي كُلِّ قَرْيَةٍ نَذِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 51
(Habibim!) Sayet dileseydik elbette her köye bir uyarici (peygamber) gönderirdik.
فَلا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُم بِهِ جِهَادًا كَبِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 52
(Madem ki yalniz seni gönderdik) Öyleyse kâfirlere boyun egme ve bununla (Kur'ân ile) onlara karsi olanca gücünle büyük bir savas ver!
وَهُوَ الَّذِي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا بَرْزَخًا وَحِجْرًا مَّحْجُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 53
Birinin suyu tatli ve susuzlugu giderici, digerininki tuzlu ve aci iki denizi saliveren ve aralarina bir engel, asilmaz bir serhat koyan O'dur.
وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ مِنَ الْمَاء بَشَرًا فَجَعَلَهُ نَسَبًا وَصِهْرًا وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 54
O (hakir) sudan, bir insan yaratip ona bir neseb bahseden ve sihriyet bagi ile akraba yapan O'dur. Rabbinin her seye gücü yeter.
وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لا يَنفَعُهُمْ وَلا يَضُرُّهُمْ وَكَانَ الْكَافِرُ عَلَى رَبِّهِ ظَهِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 55
(Böyle iken inkârcilar) Allah'i birakip kendilerine ne fayda, ne zarar veremeyen seylere kulluk ediyorlar. Inkârci olan kimse Rabbine karsi ugrasip durmaktadir.
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلاَّ مُبَشِّرًا وَنَذِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 56
(Halbuki) biz seni ancak müjdeci ve uyarici olarak gönderdik.
قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِلاَّ مَن شَاء أَن يَتَّخِذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 57
De ki: "Ben, buna karsi sizden bir ücret degil, ancak Rabbine dogru bir yol tutmayi dileyen kimseler (olmanizi) istiyorum."
وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذِي لا يَمُوتُ وَسَبِّحْ بِحَمْدِهِ وَكَفَى بِهِ بِذُنُوبِ عِبَادِهِ خَبِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 58
Sen, ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarinin günahlarindan haberdar olarak O yeter.
الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ الرَّحْمَنُ فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 59
Gökleri yeri ve ikisinin arasindakileri alti günde yaratan, sonra Ars'a hükmeden Rahmân'dir. Haydi ne dileyeceksen o her seyden haberdar olan (Rahmân)dan dile.
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمَنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمَنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 60
Onlara "Rahmân'a secde edin" dendigi zaman, "Rahmân da neymis? Senin bize emrettigine secde eder miyiz hiç?" derler ve bu emir onlarin nefretini artirir.
تَبَارَكَ الَّذِي جَعَلَ فِي السَّمَاء بُرُوجًا وَجَعَلَ فِيهَا سِرَاجًا وَقَمَرًا مُّنِيرًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 61
Gökte burçlari var eden, onlarin içinde bir kandil (günes) ve nurlu bir ay barindiran Allah, yüceler yücesidir.
وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ خِلْفَةً لِّمَنْ أَرَادَ أَن يَذَّكَّرَ أَوْ أَرَادَ شُكُورًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 62
Ibret almak veya sükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardinca getiren O'dur.
وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلامًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 63
O çok merhametli Allah'in (has) kullari onlardir ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attigi zaman (incitmeksizin) "selam" derler (geçerler).
وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 64
Ve onlar ki, Rablerine secdeler ve kiyamlar ederek yatarlar.
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 65
Onlar ki, söyle derler: Cehennem azabini üzerimizden sav! Dogrusu onun azabi geçici bir sey degildir.
إِنَّهَا سَاءَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 66
Orasi cidden ne kötü bir ugrak, ne kötü bir konaktir.
وَالَّذِينَ إِذَا أَنفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذَلِكَ قَوَامًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 67
Ve onlar ki, harcadiklarinda ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasinda orta bir yol tutarlar.
وَالَّذِينَ لا يَدْعُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ وَلا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلاَّ بِالْحَقِّ وَلا يَزْنُونَ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ يَلْقَ أَثَامًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 68
Yine onlar ki, Allah ile beraber baska bir tanriya yalvarmazlar, Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar ve zina etmezler. Bunlari yapan günahi(nin cezasini) bulur.
يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَخْلُدْ فِيهِ مُهَانًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 69
Kiyamet günü azabi kat kat olur ve orada alçaltilmis olarak temelli kalir.
إِلاَّ مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلا صَالِحًا فَأُولَئِكَ يُبَدِّلُ اللَّهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 70
Ancak tevbe ve iman edip iyi davranislarda bulunanlar baska; Allah onlarin kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bagislayicidir, engin merhamet sahibidir.
وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَإِنَّهُ يَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مَتَابًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 71
Ve her kim tevbe edip iyi davranis gösterirse, süphesiz o, tevbesi kabul edilmis olarak Allah'a döner.
وَالَّذِينَ لا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 72
Ve onlar ki, yalan sahitlik etmezler, bos bir seye rastladiklari zaman vakar ile (oradan) geçip giderler.
وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 73
Kendilerine Rablerinin âyetleri hatirlatildiginda ise, onlara karsi sagir ve kör davranmazlar.
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 74
Ve onlar ki: "Ey Rabbimiz! Bize gözümüzü aydinlatacak esler ve zürriyetler bagisla ve bizi takva sahiplerine önder kil" derler.
أُوْلَئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ فِيهَا تَحِيَّةً وَسَلامًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 75
Iste onlar, sabretmelerine karsilik cennetin en yüksek makamlari ile mükafatlandirilacaklar, orada hürmet ve selamla karsilanacaklardir.
خَالِدِينَ فِيهَا حَسُنَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 76
Orada ebedî kalacaklar, orasi ne güzel bir konak ve ne güzel bir makamdir.
قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًاSorah Al-Furqan (The Criterion ) Verse Number 77
(Resulüm!) De ki: "Rabbim size ne kiymet verir duaniz olmasa? (Ey inkârcilar! Size bildirdiklerini) kesinkes yalan saydiniz; o halde azab yakanizi birakmayacaktir!